Barkod Sistemleri ve Okuyucuları Hakkında Bilgiler

Barkod Sistemleri ve Okuyucuları Hakkında Bilgiler

Barkod teknolojilerinin ortaya çıkışı ve gelişmesi hakkında bilgiler bulabileceğiniz makalemizde bu teknolojinin geleceğinden bahis edeceğiz. Ürün ambalajlarında gördüğümüz, kasada ödeme yapmayı daha hızlı hale getiren barkod sistemleri aslında basit bir kod sisteminden oluşuyor. Alışveriş sırasında hayatımızı kolaylaştıran en önemli buluşlardan biri barkod etiketleme sistemleri diyebiliriz. Verilerin özel bir dille kodlanmasından ve basit okuyu-cular tarafından hızlıca okunabilmesinden söz ediyoruz. Neredeyse tüm ürünlerin paketlerinde karşımıza çıkan ince uzun çizgilerde oluşan barkod alanında sınıflandırmayla ilgili bilgiler bulunmakta, ilk başlarda uzun ince çizgilerden oluşan barkod sistemi zamanla kapsamını ge-nişletti ve karelet, noktalar gibi semboller de içermeye başladı ama iki boyutlu yapısı sürdü. Genelde kağıt ya da plastik türünden malzemeler üstüne kolayca basılan barkodlar aslında bir nevi vatandaşlık numarası eşdeğeri olarak düşünülebilir.

Tahmin edilebileceği gibi 1950 öncesinde alışveriş merkezlerinde kuyruklar can sıkıyordu çünkü ürünlere ait fiyatların elle girilmesi uzun sürüyordu. ABD firması Food Fair’in başkanı, 1948 yılında Philadelphia Üniversite’sindeki dekanlara danışıp bir çözüm bulmalarını istemişti. Bu isteği duyan Bernard Silver adlı öğrenci, arkadaşı Norman Woodland ile çeşitli
denemeler yapmaya başladı. İlk sistemde mor ötesi mürekkep denediler ama hem pahalıydı, hem de kısa sürede siliniyordu. Ardından mors kodlarını kullanmayı denediler ve noktaları kullandılar. 1952’de patent başvuruları onaylandı ve Woodland IBM’e geçti. IBM’den patent için teklif gelse de düşük olduğundan satış gerçekleşmedi. Diğer yandan GTE firmasında çalışan David Collins, 1959 yılında tren vagonlarına parlak sarı ve mavi çizgiler içeren tanımlayıcı etiketler ekledi ve KarTrak sistemini kullanıma soktu ama fazla kabul görmedi ve terk edildi.

UPC (Evrensel Ürün Kodu) Sistemi

Gıda Zincirleri Derneği’nin 1966’da düzenlediği toplantıda otomatik kasa kayıt sistemleri gereksinimi masaya yatırıldı. Woodland’in patentini satın almış alan RCA da bu toplantıya katıldı ve öneriler sundu. İlk testler için Kroger marketler zinciri gönüllü oldu. 1970’lerin ortalarında 11 haneli evrensel ürün kodu standardı kabul edildi. Fler ne kadar Woodland önerse de IBM ciddiye almamıştı ama sonrasında ilk adımı atan RCA olunca IBM derhal harekete geçti ve bünyesinde çalışmaya devam eden Woodland’a özel bir merkez tahsis etti. Geliştirdiği IBM UPC sistemi Gıda Zincirleri Derneği tarafından 1973 yılında standart olarak onaylandı. Test denemelerinde özel etiketlerin basılması ve ürünlere yapıştırılması gerekiyordu ama marketlerin çoğu ek masraf diyerek istemedi, üreticilerin gönderdikleri ürüne barkod eklemesini talep etti. Zamanla ilerleme sağlandı ve sistem kabul görüp yaygınlaştı. Günümüzde en yaygın kullanılan barkod sistemi UPC-A adını taşıyor ve 12 hane içeriyor. Siyah beyaz görünen bu etiketler genelde ABD, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda gibi ülkelerde yaygın. Avrupa’ya özel EAN (Avrupa Malzeme

Numarası) ise 13 haneye sahip ve başa bir hane daha ekleyerek olasılığı 1 trilyondan 10 trilyona çıkarıyor. Bu kod içine ürünü üretmiş olan firmanın bulunduğu ülkenin bilgisi de ekleniyor. EAN kodlu ürünler, UPC bölgelerinde okunabiliyor. UPC kodlu ürünlerin Avrupa’da satışı için EAN ile tekrar etiketlenmesi gerekmiyor. Sadece ürünlerde değil başka alanlarda da barkod karşımıza çıkıyor. Hastaneler, kiralık araçlar, yolculuğa götürülen bavullar, imzalı gönderilen mektuplar ve kargoya verilen paketlerde barkod kullanımı ön planda. Son zamanlarda billbo- ard afişlerdeki internet adresleri için de barkod kullanılıyor ama bunlar eski nesil değil, yeni nesil kare formatında (QR).

Barkod Okuyucu Sistemi

Barkodları okuyan basit tarayıcılar genelde el tipi portatif ya da kasalara entegre olarak karşımıza çıkıyor ve kırmızı ışıkları dikkat çekiyor. Tarayıcılarda olduğu gibi belirli bir ışık kaynağı var ve barkod analiz edildikten sonra elde edilen bilgi çözülüyor. Lazer ya da kamera içeren daha pahalı barkod okuyuculardan sonra son yıllarda cep telefonları da bütünleşik kameraları sayesinde barkod okur hale geldi. Google Googles gibi ücretsiz ve basit programlar kurarak sonuç alınabiliyor. Örneğin CD ya da DVD arşivini kısa sürede bilgisayar programındaki listeye eklemek için bu sistemi kullanabilirsiniz. Cep telefonları sayesinde daha fazla ilgi çekmeye başlayan QR kod sistemiyse ilk olarak Japonya’daki otomotiv firması Toyota’nın Denso kolu tarafından kullanılmaya başlandı. Kare yapısıyla kendini belli eden QR (Quick Response) kodlar önceleri patent altındaydı ama sonrasında gönüllü olarak patent hakkı serbest bırakıldı.

Avantajları kolayca okunabilmesi ve çok daha fazla bilgi depolayabilmesidir. Ayrıca gizli olan özel hizalama sembolleri sayesinde okuyucular kısa sürede odaklanabiliyor. İşte bu sayede uzun internet adresleri bile depolanabiliyor ve telefon sahipleri yazmak zorunda kalmadan ka-merayı kullanarak linke erişebiliyor. İşte bu noktada güvenlik riski ortaya çıkabiliyor. Gidilen adreste zararlı bir kod ya da virüs varsa mobil cihazın etkilenme şansı yüksek. Geçen sene başında Rusya’da böyle bir olay yaşandı ve QR kod tarayanların telefonu özel bir servise 6 Dolarlık SMS’leri otomatik olarak gönderdi. Cep telefonu ve tablet tarafında öne çıkmaya başlayan bir diğer okuma sistemi ise NFC etiketleri. Bu sistemin farkı optik okumayı değil, radyo sinyallerini esas alan veri aktarımı. Sonuç olarak özel efor sarf etmek gerekmiyor ama NFC etiketleri daha pahalı. NFC alıcı İçeren cihaz sayısı da az ve kullanım pek yaygınlaşmış değil.

RFID ile Rekabet

Barkod sistemlerinde hızlı biçimde ürünü kasadaki okuyucu alandan geçirmek mümkün ama sepet dolusu ürünü bir anda geçirmeyi istemez miydiniz? Bunun için sepete atılan ürünlerin tümünde yer alan etiketlerin radyo sinyalleriyle bilgiyi özel okuyucuya iletmesi gerekiyor. Yakın mesafede gerçekleşebilen bu sisteme RFID (Radyo Frekanslı Kimlik) adı veriliyor. Barkod sistemlerinin yaygınlaşması zaman aldı demiştik. RFID sistemleri için de benzer şeyi söyleyebiliriz çünkü bu tür özel etiketler pahalı ve ürün fiyatını ciddi oranda yükseliyor. Marketteki 3-5 TL’lik ürünler için mantıklı bir masraf değil ama Media Markt gibi pahalı ürün içeren marketlerde kullanılabilir fakat bu durumda müşteriler 3-5 taneden fazla ürünü aynı anda almıyor yani barkod sistemi yeterli geliyor.

RFID esaslı barkod sistemini genelde güvenlik amaçlı olarak gizli alarm sistemlerinde görmekteyiz. Mağazalardaki giysiler, kitapçılardaki kitaplar CD’ler, marketlerdeki alkol ürünleri gibi pahalı ürünlerde gizli alarm etiketleri var ve bunlar RFID esaslı. İşte bu nedenle ürünü gizleseniz bile kapıdan geçince alarm çalıyor. Arabalara eklenen ödeme sistemleri, toplu taşımada kullanılan Akbil gibi kartlarda da RFID var. Bu sistem daha akıllı olduğundan yeniden programlanabiliyor ve böylece para yüklemek mümkün oluyor. Uzun süre geçse de pasif tip olsa bile RFID etiketlerinin barkodların yerini alması beklenmiyor. Asıl sorun maliyet ve barkodun avantajı ele geçirilemiyor. Denemelere göre RFID etiketi bükülünce okuma yüzdesi düşüyor. Metal ve plastik gibi yüzeylerde sinyal düşüşü gözleniyor. Sonuç olarak barkod kullanımı azalacak gibi görünmüyor.