Dev tekerlekli traktörlerin bilinmeyen yönleri nelerdir? Traktör nasıl yapılır? Traktör ne işe yarar? Hızdan çok güce önem verilen uygulamalarda sıkça karşımıza çıkan traktörler genelde ağır yükleri çekme ya da itme işlemlerinde imdada yetişiyorlar. Uygunsuz yollarda ya da tarla gibi yolu olmayan arazilerde diğer araçları sürmek imkansızken traktörler rahat biçimde ilerleyebiliyor. Aslında kurallar gereği traktör kullanmak için F sınıfı özel ehliyet sahibi olmak şart ama çoğu yerde aracın ve ortamın koşullarından ötürü ehliyeti olmayanlar rahatça traktör kullanabiliyor.
Ülkemizde daha çok köylerde ve tarlalarda karşımıza çıkan traktörlerin başka ülkelerde yarış amaçlı kullanıldıklarını da duyuyoruz. Ancak bu modeller özel olarak yüksek hıza çıkacak biçimde modifiye ediliyorlar çünkü normalde traktörlerde en yüksek hız 50 km/saat değerini aşmıyor ki bu durum Turbo motorlu modeller için geçerli. Köylerde kısaca motor olarak adlandırılan traktörlerin en büyük farkı büyük arka tekerlekleri. Bundan ötürü artan çap etkisiyle paralel olarak tekerlek çevresi de artıyor ve dönüş sayısı az olsa bile daha fazla yol gidebiliyor. Buna rağmen hız hala düşük çünkü öncelikli hedef dönüş hızı değil tekerleklere aktarılan güç.
Dergimizin önceki sayılarında yer verdiğimiz şanzıman nasıl çalışır konusundan hatırlayacağınız gibi mekanik güç aktarma sistemlerinde motordan gelen hareket debriyajdan geçtikten sonra vites kutusundaki farklı çapa sahip dişlilere ulaşıyor. Bu sayede araç hızı belirli aralıklar içinde düzenleniyor ama aynı zamanda aktarılan güç de değişiyor. İlk kalkış anında çok daha fazla güç ve düşük hız için kullanılan dişliler sorunu aşma imkanı veriyor. Traktörlerdeki durum buna benzer yani aktarma organlarıyla hız – güç arasındaki denge kuruluyor. Yüksek torka öncelik veren traktörlerin trafikte yol almak yerine ağır işlerde kullanılmak üzere geliştirildiği gerçek. Traktör denince akla gelen ilk iş tarla sürmek oluyor. Arkaya eklenen özel aparatlar sayesinde istenen oluklar açılabiliyor, toprak havalandırılabiliyor ve benzer işler yapılabiliyor. Aynı zamanda düz ve sert olmayan zeminde hareket etmek için büyük çaplı arka tekerlekler güç aktarımını gerçekleştiriyor. Büyük tekerleklerde zemine temas eden yüzey çok daha geniş ve batma riski düşük. Ek olarak kalın dişler ve çok daha sağlam dış gövde içeren tekerlek kolay kolay zarar görmüyor ve patlamıyor.
Kısa Tarihçe
Çiftliklerde kullanılan güç sistemine sahip ilk cihazlar 19. yüzyıl başlarında belirdi. Taşınabilir motor denen ilk örneklerden biri 1812’de İngiltere’de Richard Trevithick tarafından geliştirildi. Trenlerde olduğu gibi buhardan güç alan ilk örneğe ahır motoru adı verildi. Mısır işinde kullanılan örnekten 50 sene kadar sonra bugün bildiğimiz traktörlere benzer ilk araç geliştirildi. İngiltere’den gelen yeni örnekte bir yerden bir yere taşıma için atlar kullanılıyordu ama çalışma ortamında tek başına işleyebiliyordu. O zamanın şartlarına uyacak biçimde önde yer alan buharlı treni andıran motordan gelen hareket, arkada yer alan aksa uzun bir zincirle iletiliyordu. Elbette bu tür bir cihazda arıza yapma oranı epey yüksekti. İçten yanmalı motorlar çıkana ve kullanıma girene kadar aradan geçen yaklaşık 40 sene boyunca buharlı motorlar kullanıldı ve tasarım fazla değişmedi.
1892 yılında lowa, ABD’de içten yanmalı motor içeren ilk traktör kullanıma girdi. Tek silindirli benzinli motor kullanan ve kendi geliştirdiği vites kutusunu kullanan Froelich şirket kursa da üç sene içinde iflas etti. 189B’da İngiltere’de geliştirilen ilk motorlu örneklerde güç değeri 20 beygirdi. Bu örneklerde önde tek tekerlek vardı, arka tekerlekler büyük ve lastiktendi. Motorda su soğutma sistemi kullanılıyordu. Vites kutusu bir ileri, bir geri mod içeriyordu. 300 pound olan ve ödül kazanan bu modelden 500 tane üretildi ve dünya genelinde farklı ülkelere ihraç edildi. 1908’de dört tekerlekli modele geçildi. 1917’de Henry Ford’un geliştirdiği Fordson adlı traktör seri üretime geçen ilk model oldu. 1923 yılına gelindiğinde Fordson’un ABD pazar payı yüzde 77’ye ulaştı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında atıl duruma düşen ABD’deki silah fabrikaları traktör üretmeye başladılar. Ardından hızla traktör sayısı arttı ve fazla gelen modeller Marshall yardımı adı altında Türkiye dahil belirli ülkelere hediye edilid. 1948’de ülkemizde 1800 olan traktör sayısı on sene geçmeden 45 bine yaklaştı.
Traktörlerde Farklı Konfigürasyonlar
Daha iyi çekiş adına traktörlerin arazi araçları ve cipler gibi 4×4 olarak karşımıza çıkması beklense de basitleşen yapıdan ve maliyetten ötürü sadece arkadan iter tip popüler. Ön tekerlekleri ufak, arka tekerlekleri büyük, motoru hayli uzun ve önde, sürücü koltuğu arka tekerleğin hemen önünde ve üst kısmı genelde açık olan traktörler bu yapıdan ötürü ağırlık merkezi arka kısma yakın ve yüksek. Genel yapı uzun yıllardır değişmiyor ama yeni modellerde konfor adına üst kısma eklenen kapalı kabin, klima ve ses sistemi gibi artılar olabiliyor. Kabin aynı zamanda sürücünün güvenliğini de arttırıyor, sinek yutma gibi istenmeyen etkileri azaltıyor. Toprağın çoğu zaman son derece nemli ve batak olduğu ortamlardaysa tanklar gibi paletli ayaklar içeren özel traktörler karşımıza çıkabiliyor. Bu tür modeller, direksiyon yerine inşaat araçlarında olduğu gibi kollar yardımıyla yönetiliyor. Öndeki tekerlekleri büyük olan traktörler de görebiliyoruz ve işte bu modeller çoğu durumda dört çeker oluyorlar. 1960’lı yıllara kadar popüler olan benzinli motorlarda kerosen gibi diğer yakıtlar da kullanılabiliyordu. İlk ateşleme için benzin idealdi çünkü soğuk olsa da sıkıntı çıkarmıyordu. Bazı traktörler iki ayrı yakıt tankı içeriyor ve küçük olanda ilk ateşleme için benzin, büyük olanda daha ucuz olan yakıt duruyordu. 1960 sonrasında ve günümüz dahil olmak üzere dizel motora geçildi. Modele göre motor gücü 18 – 575 beygir arası değişiyor. Bazı alanlarda biodizel ya da sebze yağı gibi özel yakıtlar kullanılabiliyor. LPG’Iİ traktörler de var ama özel tip basınçlı depo gerektiğinden çok tercih edilmiyorlar. Vites kutularıysa manuel yapıda ve eski modellerde vites değiştirmek için traktörü durdurmak gerekiyordu. Yeni örneklerde CVT denen sürekli değişken tip vites kutusuna geçildi. Traktörlerin arkasında yer alan ve PTO olarak bilinen şaft uzantısı, arkaya eklenen araçlara güç iletme imkanı veriyor. Ayrıca arkadaki eklentiye elektrik ve hidrolik aktarım sistemleri de yer alabiliyor.
Traktörleri Kullanım Sırasında
Genelde arabalara benzer biçimde gaz, fren, debriyaj pedalları ve direksiyonla yönetim gerçekleşiyor ama traktörlerde daha fazla pedal var. Solda debriyaj ve sağda gaz pedalı var ama arada iki tane birden fren pedalı yer almakta. Bunun sebebi daha iyi kontrol. Fren pedallarından soldaki sol tekerlekleri, sağdaki sağ tekerlekleri durduruyor. Böylece çok daha dar bir alanda dönüş yapmak mümkün oluyor. Koltuğa yakın olan beşinci pedalsa diferansiyeli kilitleyerek olası patinajı engelliyor. Normalde dönüşlerde iç ve dış tekerlekler farklı dönüşler yaptığından bunu dengeleyen diferansiyel oluyor ama arka tekerleklerden biri batarsa fazla dönmesini yani patinajı engellemek için bu kilit kullanılabiliyor. Bir diğer farksa gaz pedalına ait koldan kontrol. Ağır ve sabi bir hızla giden sürücü koldan gazı sabitleyip yorulmadan tarlayı biçebiliyor. Hatta isterse atlayıp aracı kendi haline bile bırakabiliyor.
Traktörlerle ilgili kazaların yarısı devrilmeyle bağlantılı. Bu kazaların yüzde 32’si ölümle sonuçlanıyor. Üst kısım açıksa durum daha riskli. Çelikten koruma kafesi içeren ve kemer takılan traktörlerde devrilme sonrası ölüm riski daha az. Sıkıntılardan biri söz ettiğimiz arkaya yakın ve yüksek olan ağırlık merkezi. Eğimi yüksek yokuşa tırmanan traktörler aniden arkaya takla atabiliyor. Bunu önlemek için ön kısma ağırlık eklenmekte ve güvenlik nedeniyle bunlar çıkarılmamalı. Bazen ise aşırı yüklemeden ya da kenarlardaki kanallarıyla da boşluklardan ötürü devrilme olabiliyor. Traktörlerde sürücü arkasında devrilmede koruma sağlayan çelik borulara yer verilmeli. Motorları önde olan ve genelde egzozları da önde içeren traktörlerin gürültülü olması doğal.