En çok çocuklar arasında hızla yaygınlaşan bu sendrom; kişinin, internete bağlanamadığı için sorularına yanıt alamadığı için kaygı ve hayal kırıklığı yasaması olarak açıklanabilir. Günümüzde en vazgeçilmezlerimiz arasında yerini alan internet, bizi kendi dünyasında hapsetmeye başladı. Bağımlılık yarattığı kişi sayısı gün ve gün artış gösteriyor. Bu sayı ve yaşanan örnekler öylesine çarpıcı olmaya başladı ki, araştırmalara konu olur hale geldi. Sonunda tıp literatürlerine bile girmeyi başardı “Onlinekolizm”.
Sendromun yaygın olarak görüldü ülkelerden biri olan İngiltere’de yapılan bir araştırmada insanların yüzde 70’inin internete bağlanamadığı zaman mutsuzluk yaşadığı sonucu ortaya çıkmış. Araştırmanın diğer sonuçlarına göre ise, İnternet kullanıcılarının yüzde 44’ü bağlantı sağlayamadığı zaman ‘hayal kırıklığı’ hissediyor.
Yüzde 27’si interneti yaşamlarını organize etmek için ”son derece hayati” olarak niteleyerek ‘online’ olamadığı zaman daha stresli oluyor. Bilgisayar kullanıcılarının yüzde 19’u ailesinden, yüzde 20’si ise sevgilisi ya da eşine ayırdığı zamandan daha fazla zamanı internet başında harcıyor. Türkiye’de yapılan araştırma sonuçlarıysa daha çarpıcı. Son 5 yılda internet bağımlılığının yüzde 700 arttığı sonucu bulunmuştur. İnternet kullanıcılarının yüzde 40’ı kendini bağımlı olarak nitelendiriyor. Bu rakam sadece kendini ifade edenler. Durumun farkında olmayan bağımlıları da dikkate alırsak bu yüzdenin ortaya çıkandan çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Ayrıca dikkat çekilmesi gereken diğer bir nokta da internete bağlanamamak yeni bir mutsuzluk nedeni. Kişi bir sorun nedeniyle online olamadığı zaman kendini mutsuz ve yalnız kalmış hissediyor. Bu hissi online olamama süresi uzadıkça çaresizlik ve panik duygusu eşlik ediyor.